okul öncesi

15 Temmuz 2011 Cuma

Çocuklarınızı Dinleyin, Anlayın ve Tanıyın


Karne ve tatil evlerde yapılan konuşmalarda en çok kullanılan kelimeler arasına girdi. “Anne baba olarak karneyi nasıl değerlendirmeliyiz, çocuk için en güzel tatil hangisidir?” gibi soruların cevaplarını Uzman Psikolog Sevda Yurtseven’den aldık.
Karne neyi gösterir?
Okula gitmek ve ders çalışmak çocuğun sorumluluğundadır. Bazı anne ve babalar, çocukla okul konusunu pazarlık haline getirirler. Bu durum dersleri ve okula gitmeyi anne-baba ve çocuk arasında bir güç mücadelesi olarak algılamayı getirir ki bir süre sonra çocuk tüm sorunların çözümünde ders yapmamayı veya okula gitmemeyi tehdit olarak kullanır hale gelebilir.
Karne, çocuğun sorumluluklarını ne kadar yerine getirdiğini gösteren bir belgedir diyebiliriz. Çocuğun mesleği okul çağından itibaren öğrenciliktir. Nasıl ebeveynler iş yaşamında kendi isteklerine göre işe gitmeme gibi ya da işe gidince çalışmama gibi davranışlar gösteremezlerse, çocuklar da sistemin kurallarına uymak durumundadırlar.

Aile çocuk ve okul üçgeninde işler nasıl yürümeli?

Hemen her çocuğun okula başladıktan sonra bazı problemleri olur. Çocukların gelişim dönemine bakıldığında uzun bir zaman okula gidilmektedir. Bu gelişim dönemlerinde bazı problemler olacaktır. Anne-babalar daha çok bir problem olup olmadığını, ders notlarından takip eder durumda olabilirler. Halbuki dersleri iyi olduğu halde pek çok psikolojik problem yaşayan çocuk da mevcuttur. Aile ilişkileri, bir çocuğun yaşamında önem derecesi açısından birincildir. Aile ilişkileri iyi olan çocuklar, problem yaşasalar da bunları çözebilme veya utanmadan sıkılmadan, ceza korkusu olmadan, ailelerinden yardım isteyebilme özelliğine sahiptirler. Anne ve babalar, çocuklarının okuldaki öğretmen ve arkadaş ilişkilerine devamlı dahil olmamalı, çocuğun alanına saygı göstermeli ve problem olmadığı sürece sadece veli toplantılarında okula gitmelidirler. Çocukla güvene dayalı bir ilişki kurulduktan sonra çocuktan alınan bilgiler zaten yeterli olmaktadır.
Çocukta karne stresi yaratmamak için nelere dikkat etmek gerekir?
Özellikle mükemmeliyetçi aileler çocukta aşırı beklenti yaratabilirler. Çocuk bir süre sonra bütün derslerinden en yüksek notu almış olsa bile; kendini yeterli görmeyebilir, bir hata yaptığında kendini aşırı suçlar konumda olabilir ya da “Ne kadar iyi olursam olayım zaten takdir edilmiyorum” deyip, ders çalışmayı tamamen bırakabilir.
Karnenin anlamı aileden aileye oldukça değişiklik gösterir. Bazıları çocuğuna her koşulda destek olacağını, yanında olacağını, notlardan çok öğrenme sürecinin zevklerini ve merak duygusunu aşılar. Çocuk merak duygusunu, öğrenme zevkiyle tatmin etmeyi bir kez edindikten sonra zaten, ‘Ders çalış, çalışmazsan yoksa şunu yaparım, ders çalışırsan sana şunu alırım’ gibi oldukça zararlı olan zorlamalara gerek olmayacaktır.
Bazı anne ve babalar çocuğu iyi not alsın diye derslerini kendisi yapmakta, çantasını bile kendisi hazırlamaktadır. Çocuğa ait olan bir okul dünyası bırakılmamaktadır ve okulu sahiplenemeyen çocuk da doğal olarak sorumluluk duymamaktadır. Okul çağı sosyalleşmenin oluşmaya başladığı bir çağdır. Çocuğun artık anne-baba ve tanıdıklar ile sınırlı olan yaşamı genişler ve buraya adapte olmak için ilişki kurma zorunluluğu başlar. Ev de ailesine her istediğini ağlayarak yaptırmaya alışmış bir çocuk, arkadaşlarına aynı davranış ile bir şey yaptıramayacağını, hatta gruptan bile dışlanabileceğini öğrenir ve ona göre davranmaya başlar. Bu yüzdendir ki bazı anne ve babalar ‘Evde çok mızmız ama okulda öğretmeni hiç şikayetçi değil’ gibi söylemlerde bulunurlar. Aslında çocuklar kural severler ve kuralların olduğu tutarlı bir dünya onlar için daha kontrol edilebilir ve daha az korkutucu hale gelir. Ancak önemli olan tutarlı olmak ve çocuğa iki ayrı mesaj göndermemektir.
İyi karne nasıl karşılanmalı?
İyi karnenin anlamı her aileye göre değişir, önemli olan çocuğun kapasitesine uygun bir beklentide olabilmek ve çocuğa taşıyabileceğinden fazla yük vermemektir. En güzel ödül, her zaman için sözel olandır.  Çocuğa kendini değerli hissettiren cümleler kurmak önemlidir. Ancak bunu fazla abartmak çocuktan böyle bir beklentide olduğunuz, başkasını zaten kabul edemeyeceğiniz hissini uyandırabilir. Bazen ‘Sana güveniyorduk zaten’ demek bile ne kadar beklentiye sahip olduğunuzu gösteren bir cümle olabilir, bu tarz duyguları çocuğa geçirmemek gerekir. Çocuğunuzu okuldaki performansından dolayı tebrik etmek ve çocuğa ne hissettiğini, düşündüğünü sormak, beklediği önceden söz verdiğiniz bir somut hediye varsa onu yerine getirmek önemlidir.
Kötü karne nasıl karşılanmalı?
Öncelikle çocuğun hatırını sormak çok önemlidir. ‘Oğlum ya da kızım; “NE HİSSEDİYORSUN?” diyebilmek, sonrasında okul performansının düşük olmasının nedenlerini suçlamadan, sorgu hissi vermeden bakabilmek, gerekirse kendi hatalarınızı da kabul edebilmek önemlidir. Çocuğa, bu durumu düzeltmek için, “SANA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ?” diyebilmek kıymetlidir.
Sorun aile içi çatışmalı ilişkilerden kaynaklanıyorsa, yakın zamanda taşınma veya boşanma varsa,  çocuğun performans kaygısı, konsantrasyon güçlüğü veya öğrenme güçlüğü varsa, çocuğun okulda davranış problemi, tembellik gibi görünen hiperaktivite gibi başka sorunları da varsa bir uzmana danışmak gereklidir. 

Her çocuk farklı stillerde ders çalışır, bazısı önce oyun oynar sonra dersini hazırlar, bazısı müzik dinler ve çalışır, bazısı sabah bazısı akşam daha iyi çalışır. Önemli olan tekrar etmektir, çünkü öğrenme tekrarlarla gerçekleşir. Bazen bir program yapmak ve gerekirse özel ders takviyeleri almak, hızla derslerin düzelmesini sağlar. Bazen sadece öğretmenine tepki olarak ders dinleme ve çalışmama gelişebilir. Burada amaç, sorunun kaynağına bakıp neler yapılabilineceğine dair çözüm odaklı olmaktır. Asla olumsuz cümleler, çocuğun benlik saygısını düşürecek, zarar verici sözler veya davranışlar kullanılmamalıdır. Son dönemde karne korkusu ile evden kaçan hatta intihar eden çocuklara rastlamaktayız. Burada karne neredeyse hayatın anlamı olarak algılanmakta ve kötüyse eğer yaşamaya bile istek duymama, ciddi anlamda kendini suçlama, ceza korkusu görülmektedir. Çocuklara öğrenme sürecinin yaşamın sadece bir yönü olduğu sıkça belirtilmelidir. Çocuk, zamanının çoğunu okulda geçirdiği için oradaki sonuçları aşırı önemseyebilir, aileler çocuklarının neler hissettiğini iyi ve yakın hissedilen bir ilişki içinde çözebilirler.
Karne hediyesi olmalı mı? Bu hediye de sınırlar nereye kadar?
“En güzel hediye sözel olandır” demiştik. Ancak söz verilen bir somut hediye varsa tutarlı olmak ve yerine getirmek gerekir. Ailelerin çocukların önüne, “Ders çalışmak eşittir hediye” şeklinde bir koşullanma getirmeleri yerine; öğrenmenin bizzat kendisine verilen bir ödül olduğuna dair inancı, çocuklara geçirebilmesi önemlidir.
Başarı ve başarısızlığın ölçütü nedir?
Başarı, çocuğun kapasitesi, durum ve şartlar dahilinde, beklenen performansın gösterilmesi için, sorumluluk alınması sonucu oluşan süreçtir. Bir boşanma aşamasında derslerinde sorun olmayan bir çocuğun, notlarının düşmesi doğal karşılanabilir, bir süre müdahale etmemek gerekir, daha sonra nasıl yardımcı olunabileceğine bakılabilir. Son dönemde okulda ödev olarak verilen projeler oldukça sıktır. Ancak çoğu proje, çocuğun yaşı ve kapasitesi, el ve motor becerilerine bakılmaksızın verilmektedir. Biliyoruz ki; artık veliler ödev yapar hale gelmiştir. Bu anlamda çocuğun ödev başarısı değil, adeta velilerin başarısı puan almaktadır. Ayrıca bu sistemden veliler de sıkılmakta, bilemedikleri şekilde ve çok zaman ayırarak, yardımcı olmaya çalışmaktadırlar. Çocukların kendilerinin yapabileceği ödevler, süreçten zevk almalarını sağlayacaktır.
Tatil nasıl değerlendirilmeli?
Tatil, adı üzerinde yoğun okul döneminden sonra daha çok zevk alınan aktivitelere yer ayırmaktır. Okul öncesi çocuklar eğlenceli aktivitelere katılabilirler. Okul çağının başlamasıyla çocukların hoşlandıkları bir spor faaliyeti ya da dans, resim, müzik gibi ilgi alanlarındaki herhangi bir faaliyetin kursuna katılmaları tercih edilir. Hem başka alanlarda sosyalleşmenin takviye edilmesi hem de fazla enerjilerini doğru yönlendirmek adına ilkokulla beraber bir kursa devam etmek önemlidir. Özellikle 9-12 yaşlarında çocuklar kendi cinsleriyle vakit geçirmeye yönelirler, buna dönük planlar yapılabilir.
Tatil döneminde kitap okuma alışkanlığı bırakılmamalıdır. Bu alışkanlığı edinmemiş çocuklara en güzel öğretme yöntemi; ebeveynin de kitap okumaya zaman ayırdığını görmesidir. Üniversite sınavına hazırlanan gençler, tatil döneminde de çalışmaya devam etmelidirler; çünkü arada uzun süre boşluk bırakmak hem motivasyonu düşürecek hem de tekrar olmadığı için unutma daha fazla olacaktır. Tatilde amaç, her ailenin koşulları ve imkanları dahilinde çocuğuyla keyifli vakit geçirmesi olmalıdır. Bazen ebeveynler kendi istedikleri planı, çocuğun isteklerine bakılmaksızın dayatmaktadırlar, çocuk mutlu olmayınca da “Biz sana bir sürü imkan sunuyoruz. Çoğu çocuk bunlara sahip değil. Hala mutlu olmuyorsun” diyerek çocukta suçluluk duygusu yaratarak onu iki kez mutsuz etmektedirler. Çocuğun istediği seçeneklere değer vermek belki de en güzel imkanı sunmaktır. Bunun için iyi, kaliteli bir iletişime sahip olmak, karşılıklı ihtiyaçların farkında olmak ve bunu eyleme dökebilmek için çaba göstermek değerlidir.

Alıntıdır : Anne Bebek Dergisi

0 yorum:

Yorum Gönder